2 Beyazıt Dönemi ve Fetihleri
Klasik Osmanlı Mimarisi örneğini yansıtan türbede alt sıra pencereler yuvarlak kemer alınlıklı dikdörtgen mermer söveli demir parmaklıklıdır. Üst sıra pencereler ise sivri kemer içinde alçı şebekelidir. Türbe cephelerinde içiçe geçmiş dikdörtgen silmeler yapıda hareketlilik gösterir. Yine benzer şeklide yapının saçak kısmında silmeler, türbeyi çepeçevre kuşatır. Üç bölümlü pencereli revak sonradan eklenme olup yanlarında nişlere sahiptir. Camiin mihrap tarafında, sağda ve pencere hizasında Sultan II. Bayezid’in türbesi bulunmaktadır. Solundaki türbe ise kızı Selçuk Hatun’undur.
Bayezid Memlükler’le olan savaş döneminde Venedik’e Osmanlı donanmasının o zamanlar Venedik’e bağlı olan Kıbrıs’ın Mağusa limanında demirleme isteğini bildirdi. Memlükler’le savaşı göze alamayan Venedik bu isteği nazikçe geri çevirdi. Böylece Boğdan’ın Karadeniz’e kıyısı kalmadı. Doğrudan İstanbul’dan yönetilen Dobruca ile Kırım Hanlığı’na ait topraklar birleşti. Bayezid bu seferden sonra İstanbul’a dönmedi. Yazın Filibe’ye kadar gitti ve bu çevreyi kontrol etti. 1486 yılının başında Macar Kralının elçilerini burada kabul etti. Cem Sultan Rodos’a çıkmasından sonra Papa VIII. Innocentius’in isteği üzerine Fransa’ya gönderildi. Bu gelişmeden sonra önceleri Osmanlı Devleti’nin bir iç meselesi olan taht mücadelesi, böylelikle milletlerarası bir mesele hâline geldi.
Niğbolu Savaşı ( 10. Sınıf
Osmanlı imparatorluğunun en önemli ve güçlü padişahları arasında yer alan Fatih Sultan Mehmet’in oğlu olarak bilinir. Bayezid’in annesi ise, Mukrime Hatun’dur. II. Bayezid’in hayatı boyunca 10 tane eşi olmuştur. Bu eşlerinden birisinin ise, 4 tane çocuğu olmuştur. Bu savaşı kaybeden Cem Sultan Ankara’ya kaçtı. Ankara’da da kalmayıp 1482 senesinde otuz kadar adamıyla birlikte Rodos’a geçti. 29 Temmuz 1482 tarihinde Rodos Şövalyelerinin Büyük Üstadı Pierre d’Aubusson tarafından şaşalı bir törenle karşılandı. Otlukbeli Savaşı’nda Kazova’da orduya katılan Bayezid sağ kolda yer aldı. İran’dan gelen tüccarların mallarının yağmalanması üzerine gönderdiği kuvvetler 1479’da Torul ve yöresini Osmanlı topraklarına kattı. II. Bayezid dönemi olayları ve savaşlarından en önemlileri arasında bu savaşlar yer almaktadır. Fırat ve Toros’u tamamen hakimiyeti altına almak isteyen Osmanlı imparatorluğu bu esnada Memlük devleti ile çatışma halindeydi.
Son yorumlar
Vuruşmayı göze alamayan Karamanoğlu Mustafa Bey, İçel’e çekildi. 1500 yılı sonlarında Şehzade Şehenşah bizzat İçel’e gelmiş fakat Karamanoğlu Mustafa Bey’i yakalayamamıştı. 1501 baharında vezir-i azam Hacı Mesih Paşa da İçel’e geldi. Bunun üzerine Tarsus’tan gemiye binip Suriye’ye kaçan Karamanoğlu Mustafa Bey, Memlüklülere sığındı. Osmanlılar’la yeni bir anlaşmazlığa düşmek istemeyen Memluk Sultanı da Karamanoğlu Mustafa Bey’i öldürttü. Otranto KalesiNapoli Krallığı, elindeki kuvvetlerle Osmanlı ile başedemeyeceğinin farkındaydı. Ayrıca Osmanlıların İtalya’da bulunmasının krallığın geleceği için iyi olmadığını da biliyordu. Macaristan kralının gönderdiği 2 bin atlı ve diğer İtalyan devletlerinden aldığı yardımcı kuvvetlerle Otranto kalesi önlerine geldi. Bu orduyu denizden Napoli, Papalık ve İspanya gemilerinden müteşekkil bir donanma destekliyordu. Fatih Sultan Mehmet’in ölüm haberi buraya da ulaşmış ve Osmanlı askerleri arasında büyük bir isteksizlik ortaya çıkmıştı.
Külliye ayrıca Balkan Savaşları sırasında da Edirne’nin en fazla zarar gören eserleri arasında yer almıştır. Cem Sultan olayını büyümesi sonucu seferlerinin yönünü doğuya kaydıran II. Bayezid, 1485 yılında Memlük Seferi’ne çıktı. Hicaz Su Yolu ve hacıların güvenliği gibi konular yüzünden Mısır Memlük Devleti, bunu iç işlerine midahele kabul etmiş ve iki devletin arasının açılmasına sebep olmuştu. Cem Sultan Kahire’deyken Bayezid’ten bir mektup aldı. Mektupta eğer saltanat mücadelesinden vazgeçerse hayatının sonuna kadar para tahsil edileceği söyleniyordu. Saltanat mücadelesinden vazgeçmeyen Cem Sultan, Anadolu’ya dönerek 27 Mayıs 1482’de Konya’yı kuşattı. Kasım Bey, Cem Sultan’ı tahrik ederek Karaman beyliğini yeniden kurma düşüncesindeydi.
{
İslam Tarihi
|}
30 Ağustos 1499’da, Sapienza Deniz Savaşı’ndan 33 gün sonra İnebahtı kalesi de Osmanlı’nın olmuştu. Bölgedeki büyük Venedik Amirali’nin donanması ile geri çekilmesi kaledekilerin maneviyatını bozmuş, kale komutanı kaleyi teslim etmişti. Osmanlı Ordusu için sıra, Mora’daki 3 büyük Venedik üssü olan Koron, Modon ve Navarin’e gelmişti. Sapienza Deniz Savaşı ismi ile tarihe geçen bu savaş Osmanlılar’ın tarihte kazandıkları ilk açık deniz savaşıdır. Büyük kahramanlıklarından dolayı Sapienza Adasına Barak Reis adası adı verildi. Bu zaferin ardından Venedik üslerini koruyacak bir kuvvet mevcut değildi. Memlûkler’in ve eski Karaman Beylerinin yardımıyla tekrar bir ordu toplayan Cem Sultan, 27 Mayıs 1482’de Konya’yı kuşattı.
Hatırlanacağı gibi Osmanlı – Memlüklü ilişkileri Fatih Döneminde Hicaz Su Yolları Meselesinden dolayı bozulmuştu. Bayezid Bursa’da isyan eden kardeşi Cem’i ağır bir şekilde mağlup etti. Cem ise kaçarak Memlüklü Devleti’ne sığındı. Tezatlı kullanımların özellikle Mihrî Hatun üzerindeki etkisinden bahsedilebilir. Bu dönemde de Venedikliler’le deniz savaşı yapılmış , Osmanlılar yenilmiştir. Gevherimülük Sultan, Dukakinzâde Mehmed Bey’in eşidir. Bursa da vefat etmiş ve Şehzade Ahmed türbesine defnolun-muştur. Fatma Sultan, Sofu şehzade Korkut’un kardeşi olup annesi Nigar hatundur. 1- Sultan İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. 4) Venedik’in Osmanlı aleyhine çalışmalara devam ediyorlar, Mora halkını kışkırtıyorlardı.
Bu yenilgi ile başarı ihtimali kalmadığını düşünerek kuşatma kaldırıldı ve Kanuni Sultan Süleyman’a kadar bu şehir teslim alınamadı. Cem Sultan ve diğer adıyla şehzade Cem, ağabeyi Bayezid’in padişahlığını reddetti. Bu olay sonrası Osmanlı Devleti uzun sürecek ve sonunda Avrupa’nın da müdahale edeceği bir kavgaya ev sahipliği yapmış oldu. O zamanlarda Amasya, bir eğitim ve kültür merkeziydi. Devrin en meşhur âlimlerinden dersler aldı ve Fıkıh Usûlü, Fıkıh, Tefsir Usûlü, Tefsir, Hadis Usûlü, Hadis, Sarf, Nahiv, Kelam gibi İslâmî ilimlerin pek çoğunu öğrendi. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte “durum bilgisi” demektir. Akıncıların bu zaferi, târihte ender rastlanan hâdiselerdendir. Herat’ta bulunan Mollâ Câmî Hazretleri ile Buhâra’daki Nakşibendî dergâhının şeyhi ve müridlerine şahsî mülkünden maaş bağlamıştır. Hâce Ubeydullâh Ahrâr Hazretleri’nin oğlu Hâce Abdülhâdî’yi İstanbul’a dâvet etmiş ve çok ikrâmda bulunmuştur. Cem’in vefâtından sonra Sultan Beyazıt Han, hâricî siyâsetini daha hür bir zemîne oturtmak imkânına kavuştu. Ayrıca, ülke içerisinde de büyük bir îmâr hamlesine girişti.
’nde birçok şairin, sanatkârın, ulemânın ve meşâyihin ismine rastlanması, onun ilim ve kültüre verdiği değeri açıkça ortaya koyar. Bayezid ayrıca Avrupa’daki sanat hareketlerine de tamamıyla kayıtsız kalmamış, bazı sanatçılarla temas kurmaktan çekinmemiştir. Fakat bu teşebbüsler gerçekleşmemiştir. Bu dönemde yazılan bazı buyruldu ve nâme-i hümâyunlarda Fâtih zamanında olduğu gibi Grekçe, İtalyanca ve Slavca da kullanılıyordu. Ortadan uzun boylu, yağız çehreli, elâ gözlü, geniş göğüslü olan Bayezid yumuşak, hatta melankolik bir tabiata sahipti. Gençliğinde serbest bir hayat sürdüğü halde padişahlığında ibadete ve hayır işlerine yönelmişti. Bu sebeple de Bâyezîd-i Velî diye anılır olmuştu. Mecbur olmadıkça savaştan uzak kalmaya dikkat etmiş, “nizâm-ı memleket” için İstanbul’dan ayrılmamayı tercih etmişti. Öte yandan Bayezid döneminde orduyu güçlendirecek bazı tedbirler de alındı. Bunların başında, Yeniçeri Ocağı’nda ağa bölükleri denilen yeni bir sınıf kurulması gelmektedir.